COĞRAFYANA GÖRE KADIN OLMAK...
Dünyada kadın olarak yaşamak büyük emek, başarı ve sabır gerektirir.
Gelişmiş ülkelerde biraz anlaşılmış ve aşılmış gibi görünse de dünyanin üçte ikisinde sıkıntı var kadının adını duymak ve nerede nasıl konumlandığını anlamak lamak pek mümkün değil.
Neden varız, niçin var olduk, ne olmamız gerekiyor.
Baskılanmış, kabul ettirilmiş, daha modern görünüm verilmiş, ama bir birey olma hakkı verilmemiş ya da verilmiş hakkını kullanımıyor. Gelenek görenek din gibi baskı unsurları kullanılarak kadının yeri belirleniyor gelişmemiş toplumlarda maalesef böyle...
Diğer cins bizden daha önde tutan etmenler neler di, daha fazla fiziki güce sahip olmaları mı, şiddeti kolay uyguluyor olmaları mı, seslerini en yüksek volumden çıkarınca haklılık payını mı, artırıyorlar.
Neden sadece bize, naif, sevecen, özverili ve fedakar sözcükleri üzerimize yapıştırılıyor.
İnsanlık için hepimize gerekli değil mi,
Kolay ikna olan, çabuk inanan ve sevginin onu yenik düşürmesi,yok sayma yetkisini mi, veriyoruz.
Yüz yıl önce ülkeme tanıtılmaya çalışılan medeniyet, özgürlük ve eşitlik ilkeleri, barbar düşünce yapısı barındıran kişiler tarafından gasp ediliyor.
Nasıl mı, kadını sevgisinin ve merhametinin kölesi yapıyor, sözde çok değer verdiğini ima eden yersiz kıskançlık numaraları, bağımsızlığının önüne set çekiyor.
Onun kurallarına uyacak ve direttiği mantıkta yaşamını sürdüreceksin.
Başarısız olduğunda toplumun hassas noktası ahlak ve namustan dem vuracaksın, sonra sırıta sırıta dedikodusunu yapacaksın, iyi insan modelini kaybetmeyeceksin, ne güzel sana hayat, en büyük kabusu yaşatıp, tatlı rüyalar dileyeceksin.
Sonra mı, sindirile sindirile seni unutup, onu yaşamaya devam edeceksin.
İnsanın sinirlerini zıplatıyorlar,
Elde ettiğimiz haklarımızı bağırta bağırta elimizden alıyorlar ve biz bu duruma sessiz kalıyoruz.
Önce küçük küçük başlıyorlar, geriye dönüp baktığında ambardaki buğday kaybolmuş.
Sizce ne oldu dersiniz, okka okka verirken bitmez sandığın yığın, sıfıra inmiş.
Lütfen elimizdekileri bilinçsizce heba etmeyelim.
Uzun bir gecenin sabahına, avuçlarımızın içinin boş kalmasına seyirci kalmayalım.
Onlar için güzel senaryo olabilir, bizim için filmin sonunda kazanan iyi karakterin yıkılışı olur.
İyilik her zaman zaferle çıkmış gibi görünsede, kötülerin saltanatını bitirmeye yetmez.
Bilinçlenelim, donanımlı ve beraberlik ruhu bizi yaşama tutunmamıza yardımcı olur.
Bireysel oyunların kazanımı tek kişiye aittir.
Toprağa buğdayı ekip hasadını yapabiliyorsak, harmanımıza ortak aramaya da gerek kalmaz.
Haydi kadınlar, yapabilirsin inanırsan başarırsın, kaybetmeyi asla kabullenme, diren, ısrar et ve ilerle, yolun açık olsun.
Yaşadığın toprakların sahibi olduğunu unutma,
Naciye Aksoy
05.01.2025
Pazar, 17.29