HAYATA NEREDEN BAKMALIYIZ?
Yeni bir dünya için on eski fikir. Kitap hakkında; Eser 23 Aralık 1975'te Danimarka'nın Herning şehrinde doğmuş bir filozof olan Svend Brinkmann’a aittir. Aarhus Üniversitesi'nde hem felsefe hem de psikoloji eğitimi almıştır ve psikoloji alanında doktorasını tamamlamıştır. Halen Danimarka'daki Aalborg Üniversitesi İletişim ve Psikoloji Bölümü'nde profesör olarak görev yapıyor ve Niteliksel Araştırmalar Merkezi'nin eş-direktörlüğünü yürütüyor. Araştırmaları, psikiyatrik tanıların bireyler ve toplum üzerindeki etkisi ile felsefi, ahlaki ve metodolojik konulara odaklanmaktadır. Svend Brinkmann, özellikle kişisel gelişim kültürüne yönelik eleştirileri ile tanınır. Brinkmann, sürekli pozitif olma baskısının insanlarda şüphe ve depresyon yarattığını savunur ve olumsuz duyguların da insani deneyimin bir parçası olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgular. Bireylerin sürekli değişim ve gelişim baskısı altında olmadıklarını, kök salmanın ve var olanla yetinmenin de değerli olduğunu savunmaktadır.
‘’Her şeyin ya bir fiyatı ya da haysiyeti vardır.’’ -Immanuel Kant S.(49)
Bu kitap hayatın anlamının ne olduğu sorusuna mutlak bir cevap vermeyi vaad etmiyor ki doğrusu da bu çünkü her insan için bu noktada algılama dinamiği farklıdır. Yazar bu ana soruya verimli bir temel oluşturmak için bize geniş bir perspektif sunuyor.
Yazar Brinkmann, bu kitabında hayatın anlamının kendi içinde bir amaç barındıran faaliyetlere bağlı olması fikrine değiniyor. Kitap bütünüyle araç ve amaç kapsamlı faaliyetlerin ve bunların 10 temel düşünce skalası üzerinden değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Ayrıca Brinkmann, günümüzde insanların bu 10 temel özelliğin aslını bir araçsallaştırma vasıtasıyla kullanır olmasının negatif etkilerini aktarıyor. Tek başına bir anlamı olan ve hayata anlam katan bu temel özellikler şunlardır:
İyilik
Haysiyet
Vaat
Benlik
Hakikat
Sorumluluk
Sevgi
Bağışlayıcılık
Özgürlük
Ölüm
Bunların bu dünyada üzerinde sımsıkı durulacak ve kendi olarak kalabilmeyi sağlayacak bir zemin teşkil ettiğini belirtmektedir. Mesela, iyilik yapmanın beklentisiz bir yaptırım olabilmesini - iyilik yaptığımızda karşılığını beklemeden- ve araçsallaştırmadan hareket edebilmemiz gerektiğini düşünüyor. Hatta bu olgu üzerinde kendimizi geliştirmemizi tavsiye ediyor. İyilik yapmanın araçsallaştırma mekanizmasından ayrı bir olgusu olduğunu savunuyor.
Araçsallaştırma mekanizması bir şeyleri elde etme pahasına kullanılan yolları veya maddi gereçleri barındırır. Bu sistemsel mekanizma, hayatımızın çoğunu kapsamakta ve günümüzde psikolojinin insanın kendi çıkarlarını üst düzeyde tutması ve diğer çoğu şeyi mübah görme ideolojisine gitgide sarılmasını kapsıyor. Asli değeri kaybedip sadece bir amaca hizmet eden faaliyetler bütününe dönüyoruz.
Bu durum elbette genelde olağan bir akışı kapsıyor, örneğin -para- en belirgin araçsal kavramdır. Bu akışta hayatımızı ikame etmeliyiz, ancak akışın içinde yukarıda belirtilen ana kavramlar gibi hayatın anlamını zenginleştiren değer temelli olgular mevcuttur ve bu ikisi arasındaki ince çizgiyi netleştirmeye dikkat etmemiz gerekmektedir. Kitapta bu ince çizgiyi görebilmemizi ya da anlamlandırabilmemizi sağlamaya çalışan akıcı kelimelerin içinde farklı bir zihin yapısına tanık olacaksınız.
Keyifli okumalar…
HATİCE YAKIŞIKLI