KAÇ PARAN VAR?

Toplumun Nefesi;                            

                                         KAÇ PARAN VAR?

Merhaba kıymetli okuyucularım; Mendil satan çocuğun burnunu koluyla silmesi kadar acımasız bu hayat.

BU GÜNLER de ise bıçak kemiğe dayandı deyimi; Bir sıkıntı karşısında son raddeye gelinmesi, sabrın tükenmesi, canın iyice yanmasını ifade eder.

Hayat çekilmez olup da "bıçak kemiğe dayanınca" sıkıntıların bir an önce geçmesini dileriz. Hayatımız süresince birçok sıkıntı ile karşı karşıya geliriz. Bazı sıkıntıların ömrü uzun bazı sıkıntıların ise kısa olmaktadır.

Sıkıntıya direnme süreci kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Fakat bazı sıkıntılar kişinin tek başına atlatabileceği kadar küçük olmamaktadır. Bir sıkıntının artık son raddeye gelmesi, kişinin iyice yıpranmasına neden olmaktadır.

Maddiyat el kirine benzer, yıkayınca gider, fakat bu yaşanan ise benlikte ölümsüz bir eser olarak kalır.

Buyurun birlikte okuyalım; Konu "83 lira 75 kuruş"

Bir sanat merkezinde tanınmış bir ressamın sergisi vardır, ressam sergisini gururla dolaşırken resimlerden birinin karşısında durmuş resmi hayranlıkla izleyen bir kız çocuğu dikkatini çeker. Kız bir yandan tabloya bakar arada çantasını karıştırıp bulduğu paraları avucuna alır.

Ressam babacan bir tavırla çocuğun yanına yaklaşır “Resmi beğendin mi?” diye sorar. Kız çok ciddi bir sesle “evet” der ve “Acaba satılık mı? Anneme almak istiyorum” diye devam eder.

Tablo yüz binler değerindedir. Ressam gülerek sorar kıza “Kaç paran var? ”Kız ciddi ciddi avucundaki paraları sayar. “83 lira 75 kuruşum var bütün param bu” der. Ressam tablonun etiketine bakar ve “Ne şanslısın. Tablo da tam 83 lira 75 kuruşa satılık. Al bakalım tablo senin” diyerek tabloyu kız çocuğuna verir.

Bu diyaloğu karşıdan seyreden galeri sahibi ressamın yanına giderek hiddetle “Ne yapıyorsunuz siz! O tablo yüzbinler değerinde” diye bağırır.

Ressam sakin ve mutlu bir şekilde cevap verir: Doğru benim tablolarıma yüzbinler verenler var ama bugüne kadar bütün servetini veren hiç kimse olmamıştı

Sonuç olarak; Hayat kendiliğinden ne iyi ne kötüdür; ona iyiliği kötülüğü katan sizsiniz. - Michel de Montaigne

İnsanın ilim ve edebi, en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez, kaybolmaz.( Mevlana)  

Düşündürebilmek, gelecek için üretilecek ürünün ana kapısıdır. ( Kazım İLHAN)

Bu sözün ne kadar önemli olduğunu konular işlendikçe fark edeceğimizden eminim.

Toplumun ve ailenin en büyük ilacı doğru iletişimdir. ( Kazım İLHAN )

Birlikte siz, biz demeden, sıcak, sevecen ve mutlu birlikteliklerin bir arada olduğu sağlıklı neşeli yarınlar dilerim...

Hoşça kalın.                                                                               KAZIM İLHAN

                                                                              SOSYOLOG VE AİLE DANIŞMANI